EĞİTİM;
Gençler neden mutsuz ve ümitsiz diye biraz düşüneyim dedim. Baktım ki gençler lisans eğitimiyle birlikte minimum 16 yıl okul okuyorlar. Okul bitince atanabilmek için 2-3 yıl sınavlara, kurumlara başvuruyorlar sonuç olarak da ya atanamıyorlar ya da lisans eğitimi aldıkları bölümden çok alakasız bir kurumda işe başlıyorlar. Arifler demişler yaa "eşini ve işini iyi seçeceksin" diye. Eşini ve işini istediğin şekilde bulamayan gençler haliyle mutsuz oluyorlar. Eş konusunu da değineceğim ama önce vicdanımdan gelen şu sesi sizlere de söylemeliyim; hiçbir gencimizin, en güzel gençlik yıllarını ayda 10 12 bin lira kazanacakları bir memurluk için harcamalarına gönlüm el vermiyor, VALLAHİ-BİLLAHİ YAZIK!
EKONOMİ;
Ekonomi, sadece gençlerin değil orta yaş ve emekli grubunun bile mustarip olduğu bir konu. Heba edilen gençlik yıllarının ardından atanamayan gençler; kasiyer, komi, inşaat işçisi, ücretli öğretmen, fahri imam vs gibi düşük ücretli işlerde çalışmaya başlıyorlar. Evet iyi kötü diyemeyeceğim direkt kötü diyeceğim bir ücret ceplerine giriyor ama biz 10-12 bini az bulurken 5 -6 bin ile nasıl mutlu olsun gençler?
Okul okumayıp meslek sahibi olan gençler de mutsuz. Çünkü 7-8 yaşından itibaren 30 lu yaşlara kadar çalışmadıkları iş kalmadığı halde birikim yapamıyorlar bu zorlu hayat şartlarında günü birlik yaşamak zorunda kalıyorlar, evlenmek isteyen gençler evlenemiyorlar. Eğitimsizlik kötü ! Eğitim alıp ekonomik özgürlük kazanamamak kötü! Ekonomik özgürlük kazanıp evlenememek daha kötü...
EVLİLİK;
Gençler, bir düğünün minimum 400-500 bin olduğu bir coğrafyada birbirlerini seviyorlar, evlilik için çaba sarfediyorlar sonra diyorlar ki "olsun yaa biz bir yuva kuralım da varsın olsun beyaz eşyadan, mobilyadan, altından, ıvır zıvırdan 2-3 parçamız eksik olsun. Düğün salonumuz en ucuzu olsun. Şatafatlı bir düğün istemiyoruz" . (Gençler feragat ederler birçoğu şeyden, saçma eğitim düzeninde eğitim için gençliklerini feda ettikleri gibi...) Masrafları yarı yarıya düşürdükleri için sevinen gençler, bu sefer de karşılarında anne ve babalarını görürler, maddiyattan daha zor bir engeldir bu. Ebeveynler, "biz bu evliliği onaylamıyoruz derler." Gençler birbirlerini sevmiş, helal dairesinde olan sevgi sünnettir. Nikâh duasında bile Hz. Muhammedin Hatice annemize, Hz. Ali’nin Fatıma validemize olan sevgisini bu aileye de ihsan eyle diye dua edilir. Sevgi kötü olmaz, sevgiden zarar ziyan gelmez ey ebeveynler. Engel olduğunuz evlilikler ya gençlerin birbirinden vazgeçmesiyle ya da kaçmalarıyla sonuçlanıyor. Anne babasını çiğneyip geçmeyen gençler ise bir zaman sonra zorla istemedikleri kişilerle evlendiriliyor ve mutsuz yuvalar kuruluyor. Ardından da boşanmalar meydana geliyor. Kısacası 4E gençlerin başında kara bulut gibi dolaşıp duruyor. Dördüncü E herkes için geçerli değil tabi. Evlatlarına köstek değil destek olan Ebeveynler baş tacı, ellerinden öperim...
tebriklerr. nice güzel yazılara kardaşım
Teşekkür ederim
Seydi amca duymasın kızar bak :)
Bence sevinecektir :)
ağzınıza yüreğinize sağlık. çok güzel özet olmuş
Teşekkür ederim
tebrik ederim
Teşekkür ederim
seydi amcaya atıfta bulunmuşsun ağam
Seydi amca baş tacıdır :)
yüreğine sağlık. hepimizde aynı sorunlar var.
Teşekkür ederim, maalesef öyle
Tebrik ederim kardeşim eline sağlık güzel yazmışsın.
Çok haklısn özelikle Şanlıurfa gibi bir yerde baya sorun.
İçimiz okumuşsun İsmail bey.